Kriter > Dosya > Dosya / Ukrayna Krizi |

Rusya-Ukrayna Savaşının Gıda Güvenliğine Etkileri Üzerine


Rusya'nın Ukrayna'da devam eden savaşı, dünya tarımını ve dolayısıyla gıda güvenliğini endişe edilir boyutta tehdit ediyor. Ukrayna ve Rusya, dünyanın buğday, mısır, yağlı tohum ve gübre ihracatının çok önemli payını oluşturan tarımsal güç merkezi ülkeler. Bu savaş, Ukrayna'daki tarımı tüm yönleriyle olumsuz etkilerken, Rusya'dan yapılan ihracatı da yavaşlatıyor. Dünyanın 26 ülkesi, buğday ithalatının en az yarısını Rusya ve Ukrayna'dan yapıyor. Düşük arz ve yüksek fiyatlar, gıda güvencesi olmayan bu ülkeleri ilk önce vuracak gibi görünüyor.

Rusya-Ukrayna Savaşının Gıda Güvenliğine Etkileri Üzerine
Ukrayna’da savaşın gölgesinde üretim yapmaya çalışan bir çiftçi (Joe Raedle/Getty Images, 26 Mart 2022)

Covid-19 salgınının süregelen etkisi ve iklim değişikliğinin uzun süreli olumsuzlukları, gıda fiyatlarında önemli artışlara neden oldu. Dünyanın birçok yerinde düşen verimlilik, artan küresel talep ve gıda tedarik zinciri sorunları, tahıl ve yağlı tohum stoklarının azalmasına ve fiyatların son on yılın en yüksek seviyelerine ulaşmasına yol açtı. Güney Amerika'da düşen soya rekoltesi, Malezya'da azalan palmiye yağı arzı ve biyodizel üretimi için palmiye ve soya yağı kullanımı bitkisel yağ fiyatlarını rekora taşıyor. Diğer taraftan yakıt, gübre ve tarım ilaçları gibi enerji yoğun temel girdi fiyatları da hızla artmaya devam ediyor. Ve nihayet savaş, gıda ve girdi fiyatlarına yeni bir ivme kazandırıyor.

Rusya'nın Ukrayna'da devam eden savaşı, dünya tarımını ve dolayısıyla gıda güvenliğini endişe edilir boyutta tehdit ediyor. Ukrayna ve Rusya, dünyanın buğday, mısır, yağlı tohum ve gübre ihracatının çok önemli payını oluşturan tarımsal güç merkezi ülkeler. Bu savaş, Ukrayna'daki tarımı tüm yönleriyle olumsuz etkilerken, Rusya'dan yapılan ihracatı da yavaşlatıyor. Dünyanın 26 ülkesi, buğday ithalatının en az yarısını Rusya ve Ukrayna'dan yapıyor. Düşük arz ve yüksek fiyatlar, çoğu gıda güvencesi olmayan bu ülkeleri ilk önce vuracak gibi görünüyor. Diğer taraftan mısır, yağlı tohum ve gübrenin düşük arzı ve yüksek fiyatları, yayılmacı etkileriyle diğer emtia fiyatlarını da artırıcı bir rol oynuyor.

BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Şubat küresel gıda fiyat endeksinin istikrarlı artışlarla tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığını duyurdu. Ayrıca BM iklim değişikliğinin etkilerine ek olarak Covid-19 salgının ve Rusya'nın Ukrayna’yı işgalinin etkileri nedeniyle dünya çapında gıda güvensizliği yaşayanların sayısının son 15 yılın en yüksek seviyesinde olabileceğini tahmin ediyor. FAO’nun ılımlı senaryosu kısa dönemde buğday fiyatlarının yaklaşık yüzde 9, şiddetli senaryosu yüzde 21'in üzerinde artabileceğini gösteriyor. Yetersiz beslenme senaryoları, dünyada yetersiz beslenenlerin sayısındaki ek artışın birkaç yılda 13 milyonun üzerine çıkabileceğini gösteriyor. Özetle savaş, milyonlarca insanın gıda güvenliğini tehdit ediyor.

 

Tarımsal Ürün ve Girdi Ticareti Göstergeleri

Son 30 yıl içinde Karadeniz bölgesi, bitkisel yağlar da dahil tahıl ve yağlı tohumların önemli bir küresel tedarikçisi oldu. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bölge 1990'ların başında net bir tahıl ithalatçısı iken, bugün Rusya ve Ukrayna’nın ihracatı dünyada ticareti yapılan toplam kalorinin yaklaşık yüzde 12'sini oluşturuyor. İki ülke yüzde 34,1 ile buğday, yüzde 26,8 ile arpa, yüzde 23,9 ile ayçiçeği ve yüzde 17,4 ile mısır başta olmak üzere birçok önemli tahıl ve yağlı tohum için ilk beş küresel ihracatçı arasında yer alıyor. Ukrayna aynı zamanda küresel piyasanın yaklaşık yüzde 49,6’sını sağlayan önemli bir ayçiçek tohumu yağı kaynağı. Bu rakama Rusya’yı da kattığımızda bu pay yüzde 72,7’ye çıkıyor. Birçok ithalatçı ülke, Ukrayna ve Rusya'dan gelen bu ürünlere bağımlı. Kuzey Afrika ve Ortadoğu, tahıl ihtiyacının yüzde 50'den fazlasını, buğday ve arpanın büyük bir kısmını Ukrayna ve Rusya'dan ithal ediyor. Ukrayna, AB ve Çin'in yanında Mısır ve Libya dahil birçok Kuzey Afrika pazarı için önemli bir tedarikçi.

Diğer taraftan tarımsal girdiler açısından da savaşın odağındaki Rusya ile onu destekleyen Belarus çok önemli tedarikçi ülkeler. Rusya'nın doğalgaz ihracatı küresel ticaretinin yaklaşık yüzde 20'sini oluşturuyor. Rusya, AB ülkelerinin mevcut ithalatının yaklaşık yüzde 40'ını sağlıyor. Doğal gaz aynı zamanda amonyak ve üre gibi azotlu gübrelerin üretimi için de önemli bir hammadde. Gübre fiyatlarındaki artış, Rusya'nın önemli bir azotlu gübre ve potasyum tedarikçisi olması nedeniyle daha da hızlanabilir. Rusya, azotlu gübrede yüzde 15, potasyumlu gübrede yüzde 17 küresel ihracat payına sahip. Rusya'nın müttefiki olan ve dolayısıyla halihazırda bazı uluslararası yaptırımların hedefi olan Belarus, küresel potasyum ihracatının yüzde 16'sını gerçekleştiriyor. Avrupa Birliği ülkelerinin gübre ithalatlarının nitrojende yüzde 33,5, potasyumda 60,6’sını Rusya ve Belarus karşılıyor. Nitrojen ve potasyum ithalatının ortalama olarak Kazakistan yüzde 64,7, Çin yüzde 22,4, Hindistan yüzde 15,6, ABD yüzde 16,9, Brezilya yüzde 32,6, Orta Afrika Cumhuriyeti yüzde 94,5 ve Nijerya yüzde 65,1’ini bu iki ülkeden karşılıyor. Yani Ukrayna da dahil olmak üzere çok sayıda ülke için bu iki ülkeden gelen arza bağımlılık yüzde 60 veya daha fazla.

Son 10 yılda Türkiye’nin buğday ihracatı artarak 2020/21’de 7,5 milyon tona, ithalatı ise 9,8 milyon tona yükselmiştir. Bu 9,8 milyon tonluk ithalatın yüzde 64,6’sı yani 6,4 milyon tonu Rusya’dan, yüzde 13,4’ü yani 1,3 milyon tonu Ukrayna’dan temin ediliyor. Türkiye’nin, son 20 yılda ayçiçek yağı üretimini 800 bin tondan 3 misli artırarak 2021’de 2 bin 415 bin tona çıkarmasına rağmen, tüketimin çok daha hızlı artması nedeniyle yağlı tohum üretiminde açığı bulunuyor. Türkiye bu açığı gidermek için 2021’de 668 bin ton ayçiçeği ve 461 bin tonunu rafine ederek ihraç ettiği 820 bin ton ayçiçeği ham yağı ithal etti. Ayçiçeği ithalatının yüzde 50,6’sını Rusya’dan yüzde 14,6’sını ise Ukrayna’dan yaparken; ham ayçiçeği yağının yüzde 65,5’ini Rusya’dan, geri kalanını ise Ukrayna dahil ağırlıklı olarak Balkan ülkelerinden aldı. Diğer taraftan Türkiye, toplam nitrojen gübresi ithalatının yüzde 5,7’sini, potasyum gübresinin yüzde 69,3’ünü Rusya ve Beyaz Rusya’dan yapıyor.

 Gıda milliyetçiliği

Savaşın Getirdiği Riskler

Savaş, bölgenin tarımsal üretiminde azalma, gıda tedarik zincirinde sıkıntılar ve lojistik aksaklıklar yanında şimdiden tüm dünyaya yansıyan ve küresel gıda güvenliğini olumsuz etkileyen risklere neden oldu. Bu riskler hem küresel düzeyde hem Ukrayna ve Rusya açısından hem de bu ülkelerden ileri düzeyde tarımsal ürün ve girdi ithalatı yapan Türkiye açısından irdelenebilir.

Risklerin en açık olanı ticari risklerdir. İki ülke arasında ve iki ülke tarafından yapılan sevkiyatlardaki ani ve keskin düşüşten dolayı, daha şimdiden görüldüğü gibi Rusya ve Ukrayna’dan buğday ithal eden ülkelerin kesinlikle alternatif kaynaklar bulması, daha yüksek fiyatlar ödemesi ya da en kötüsü arz kıtlığı ile karşı karşıya kalması söz konusu olacaktır. Savaş; limanların, yağlı tohum işleme tesislerinin ve diğer kritik öneme sahip ticari tesislerin çoktan kapanmasına sebep oldu. Türkiye de bu anlamda ayçiçeği yağı nakliyesinde sıkıntılar yaşadı.

Fiyat artışı da önde gelen risklerden bir diğeri. FAO’nun yayınladığı küresel Gıda Fiyat Endeksi, Şubat 2022’de rekor seviyeye ulaştı. Bu endeks raporunda Ukrayna’nın işgalinin yalnızca ilk iki günü yer aldı. Dolayısıyla Mart 2022’de ilave bir yükseliş eğiliminin olacağı ve yeni bir rekorun kırılacağı söylenebilir. Sürekli artan gıda fiyatlarına Mart’ta eklenen un ve ayçiçeği yağı gibi gıdalardaki fiyat artışlarının Türkiye’nin Mart fiyat endeksine yansıyacağı öngörülebilir.

Öbür taraftan lojistik riskler de gündeme geliyor. Yollara, limanlara, depolama ve işleme tesislerine verilen zararlar yanında liman ablukaları oldukça sıkıntılı. Ukrayna'dan yapılan ihracatın yüzde 90'ı limanlar üzerinden gerçekleşiyor. Yani Ukraynalı çiftçilerin ihraç edemediği 15 milyon tondan fazla farklı emtianın zayi olma riski var. Batı Ukrayna sınırı ve demiryolu bağlantısının kapasitesi aylık 300 bin ton civarında. Genellikle bahar aylarında yaklaşık 4-5 milyon ton mal ihraç eden Ukrayna şimdilik bunu yapamayacak. Dolayısıyla Ukrayna ticaret lojistiği büyük bir risk altında.

Savaş önümüzdeki üretim dönemini de tehdit ediyor. Ukrayna çiftçisinin geçim kaynakları, ailesi ve kırsalda yaşayanlar düşünüldüğünde endişelendirici bir durumun varlığı hissediliyor. Halihazırda topraktaki mahsullerin bakımı ve hasadı nasıl olacak? Önümüzdeki baharda ekimlerin yapılmasına yardımcı olunabilecek mi? Yapılan bir saha çalışmasına göre çiftçiler, ihtiyaç olan motorinin sadece yüzde 20’sine, diğer girdilerin yüzde 65’ine sahipler. Çalışanlarının güvenliği nedeniyle faaliyetlerini durduran çok uluslu şirketler örneğin ayçiçeğini yağa işleyemiyor. Arazilerin ve işleme tesislerinin alacağı hasarlar, üretim lojistiği sorunları ve iş gücü tedariki zorlukları önemli üretim riskleridir.

İlgililerin en çok gündeme getirdiği risklerden biri de enerji riski. Tarım; yakıt, elektrik, gübreler, tarım ilaçları, yağlayıcılar ve diğer birçok girdinin üretimi için tamamen enerjiye bağımlı. Bu riskler sadece savaş bölgesini değil, tüm dünyayı ilgilendiriyor. Rusya, gübre ve doğal gaz başta olmak üzere çok önemli bir tarımsal girdi tedarikçisi. Bu gerçek, ilave bir risk katmanı oluşturuyor. Bu girdilerin önemli miktarını Rusya’dan ithal eden Türkiye de önemli derecede risk altında.

Döviz kurları, borçlanma ve ekonomik büyüme riskleri savaş dolayısıyla artıyor. Para birimlerinde, yatırımları olumsuz yönde etkileyecek önemli bir değer kaybı zaten yaşanıyor. Para dönüşüm hızında önemli düşüşler var. ABD doları cinsinden borçlanan dünyanın pek çok gelişmekte olan ülkesinde, tarım ekonominin belkemiği durumunda. Savaş dolayısıyla bu ülkelerin para birimleri karşısında doların kalıcı değer kazanması, bu ekonomiler için çok ciddi risklere sebep oluyor. Türk Lirasının son üç ayda uğradığı değer kaybı, savaşın etkisiyle yeni bir ivme kazanarak, çok ciddi bir risk kaynağı oldu.

Tabii ki en önemlisi de insan merkezli riskler. Bu anlamda Ukrayna’dan üç milyonu aşan mülteci çıkmasının yanında, yaşamlarının ve geçim kaynaklarının taşıdığı riskler de öne çıkıyor. Savaş öncesinde dört Doğu Ukraynalıdan biri zaten gıda güvencesi olmadığından uluslararası destek alıyordu. Tarımsal üretimin düşmesi, ekonomik aktivitenin azalması ve fiyatların yükselmesiyle tüm bir ulusun satın alma gücünün de düşeceği bir döneme giriliyor. Bu gelişmelerin Ukrayna’da gıda güvensizliğini ve yetersiz beslenmeyi artıracağı açıktır.

Kiev’de süpermarket
Ukrayna’nın başkenti Kiev’deki bir süpermarkette boş ekmek rafları (Pierre Crom/Getty Images, 25 Şubat 2022)

 

Sonuçlar ve Öngörüler

Savaşın tarafları Rusya ve Ukrayna buğday, ayçiçeği ve mısır gibi temel tarım ürünlerinin üretimi ve ihracatı açısından dünyada çok önemli bir yere sahip. Bu gerçek, savaşın uzaması durumunda kısa dönemde gıda tüketimi ithalata dayalı olanlar başta olmak üzere gıda tedarikinin önemli miktarını Rusya ve Ukrayna’dan yapan ülkeler için daha yüksek fiyatlarla tedarik kaynağı yeni ülkelerle ticaret yapmak anlamına gelebilir. Bu bağlamda Türkiye de kısa dönemde benzer alternatif tedarik kaynakları bulmak, uzun vadede ise üretim açıklarını gidermek durumunda kalacak.

Rusya ve Ukrayna ile birlikte savaşın etki alanındaki Belarus, tarımın önemli girdileri olan doğal gaz formundaki enerji yanında nitrojen ve potasyum içerikli gübre tedariki açısından sadece bölgeyi değil aynı zamanda tüm dünyadaki ülkeleri etkileyecek büyüklüğe sahip. Bu durum, savaşın devam etmesi halinde orta ve uzun vadede tarım piyasalarını olumsuz yönde etkileyerek, ciddi risklere neden olacak. Türkiye de bu girdilerin tedariki açısından benzer risklerle karşı karşıya.

Savaş nedeniyle ortaya çıkan tüm risklerin, savaş devam ettiği sürece hatta sonlanması durumunda bile tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmasa da azaltılması sağlanabilir. Olabildiğince gıda ve gübre ticaretinin, engellenmeden devamına çaba gösterilmesi gerekiyor. Aksi halde savaşın getirdiği ticaret riskleri, gıda tedariki olumsuz etkilenen üçüncü taraf ülkelerde etki azaltma politikalarını gerektirecek, dünyadaki kıtlığı daha da kötüleştirecek ve zaten gıda güvencesi olmayan nüfusları cezalandıracaktır.

Tarımsal ürün fiyatlarının hızla artmasıyla bazı ülkelerin ihracatı kısıtlayarak yerli üreticileri tecrit etme riski söz konusu. Bu tür hareketler, 2007-2011 dünya ekonomi krizi yıllarında tecrübe edildiği gibi, en savunmasız ülkeler başta olmak üzere ithalatçı ülkeler üzerinde zararlı etkilere sahip olabilir. Bu bağlamda, hem uluslararası yasaların uygulanmasına yönelik yaptırımların hem de yerli tüketicileri korumak için kullanılan ihracat kısıtlamalarının küresel gıda güvenliğini koruyacak şekilde tasarlanması ve üçüncü taraflar üzerindeki sonuçlarının dikkatle değerlendirilmesi zaruridir.

Dünyanın çoğu ülkesinin Rusya orijinli enerji ürünlerine bağımlı olması yeni politik tartışmaları gündeme getirecektir. Enerji egemenliği ve çeşitlendirme stratejileri büyük ihtimalle öne çıkacak, biyoyakıt üretiminin artırılması politikalarına ise şüpheyle bakılacaktır. Çünkü mısır, buğday, yağlı tohumlar gibi tarım ürünleri tüketimini tüm dünyada gıda dışı kullanımlara tekrar yönlendirmek, gıda ve gübre piyasalarında şimdiden önemli gerilimler oluşturdu. Gıda ve enerji güvenliğine ilişkin bütünsel yaklaşımın gıda ve beslenme öncelikli olması kritik öneme sahip.

Savaşın bir an önce bitmesi hem insani hem de ekonomik sebeplerle herkesin arzusudur. Ancak benzer krizler geçmişte yeni çıkış kapıları da açmıştı. Önemli yem girdisi olan soya fiyatlarının artmasıyla ABD’nin Brezilya’ya 1973’te koyduğu ihracat kotası Brezilya’yı dünyanın önemli bir soya üreticisi; Afganistan’ın işgali sonrası ABD’nin Rusya’ya 1980’de koyduğu ihracat kotası Rusya’yı dünyanın önemli bir buğday üreticisi yaptı. Yani “kötü komşu mal sahibi yapar” özdeyişi yerini buldu. Bu ülkelerden ithalat yapan ülkeler gibi Türkiye de bu anlamda bahse konu ürün ve girdiler açısından kendisine dışa çok bağımlı olmayan kapılar aralamak durumunda olacaktır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası